Sıkça Sorulan Sorular

Memeler değişik sebeplerle sarkık hale gelebilmektedir. Meme dokusunu yerinde tutan bağlar zaman içinde gevşemektedir. Kilo değişikliği, süt verme ve yer çekimine bağlı olarak meme dokusu ile etrafındaki deri arasında farklılık olabilmektedir. Sorun meme dokusuna, deriye veya her ikisinden de kaynaklanabilmektedir. Nihayetinde içi boş görünümlü sarkık meme ortaya çıkabilmektedir.

Çeşitli hormonal sebeplerle göğüsler deforme olabilmektedir, Doğum sonrası ve emzirmeye bağlı olarak, memelerde küçülme, sarkma ve içlerinde boşalma olabilmektedir, Yaşlanmaya bağlı ya da kilo değişikliklerine bağlı memenin deforme olması görülebilmektedir, Genetik olarak ufak göğüslere sahip olunabilmektedir, Doğuştan asimetrik görüntü mevcut olması halinde, ideal bir görünüme kavuşmak istenilebilmektedir, Kanser tedavisi sonrası meme aldırılmış olabilir. Bu üzüntü verici olay sonrası, meme silikonlarıyla eski görünüme kavuşmak istenilebilmektedir.

Burun ucu estetiği yaptırmayı talep eden kişinin psikolojik açıdan sağlıklı, anatomik açıdan ise gelişimini tamamlamış olması gerekmektedir. Kemik gelişiminin tamamlanması ise kişiye göre farklılık gösterse de ortalama 18 yaş arasında tamamlanmaktadır. Bazı acil durumlarda örnek olarak doğumsal veya travma sonrası anomalilerde bu yaş sınırı daha erkene çekilebilmektedir.

Kol germe estetik ameliyatında koldaki sarkma miktarına bağlı olarak kolun iç bölgesinde dirseğe kadar uzanan ya da koltuk altında, bazı durumlarda da her iki bölgede iz kalmaktadır. Bu iz bütün estetik ameliyatlarda olduğu gibi başlangıçta belirgin ve kızarıktır. İyileşme sonrasında daha az görünür halde gelmektedir. İyileşmenin normal olmadığı durumlarda ise pembe kırmızı renkte veya koyu renkte olabilmektedir.

Yer çekimi, yaşlanma ve aşırı kilo alıp vermeye bağlı olarak, omuz ile dirsek arasındaki üst kol bölümünde önemli biçimde değişiklikler meydana gelmektedir. Deri ve derialtındaki yağ dokusunda ortaya çıkan yapısal değişiklikler, kolda kırışıklık ve bilhassa  sarkmalara neden olmaktadır. Bu istenmeyen değişiklikler kişinin daha yaşlı görünmesine yol açmakta ve kısa kollu veya askılı kıyafetler giymesinden kaçınmasına neden olacak psikolojik problemler yaratabilmektedir. Kol estetiği bütün bu problemlere çözüm bulmak için yapılan bir ameliyattır.

Yağ enjeksiyonu genelde lokal anestezi altında yapılmaktadır. Gereken durumlarda genel anestezi ile yaptığımız bir cerrahi girişimin bir safhasında da olabilmektedir. Örneğin yüz germe uygulaması esnasında yanaklarda yağ enjeksiyonu ile dolgun bir görüntü sağlanmaktadır. Alınan yağlar özel bazı işlemlerden geçirilerek (yıkama, santrifüj) aktarım yapılacak bölgeye elverişli bir enjektöre aktarılarak enjekte edilmektedir. Bu işlemler sırasında herhangi bir kesi yapılmadığından iz bırakmamaktadır. Yapılacak işlem öncesinde 10 gün aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca hastanın geçmişinde önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa kesinlikle hekime bildirilmelidir.

Yağlar özel liposuction enjektörleri ile genelde karından alınmaktadır. Kalça veya bel bölgeleri de sıklıkla yağ alımı yapılan bölgelerdir. Liposuction planlanan kişilerin kol, basen ve bacaklarından alınan yağlar ve hatta göz kapağı estetiği yapılan hastaların gözaltı torbalarından alınan yağların yağ enjeksiyonu için kullanılması mümkün olmaktadır.

Hiperhidrozu teşhis etmek için hasta muayene edilmektedir. Muayene esnasında, bedenin aşırı terleyen bölgelerine daha yakından bakılmaktadır. Ayrıca, hastaya özel bazı sorular sorulmaktadır. Böylelikle hastanın neden aşırı terlediği anlamaya çalışılmaktadır. Ter testi olarak bilinen testin bazı hastalara yapılması gerekli görülebilmektedir. Terlemeye neden olan tıbbi problemin bulunması için diğer tıbbi testlere de ihtiyaç duyulabilmektedir.

Tedavi türü hiperhidrozun türüne göre ve aşırı terlemenin bedenin hangi bölgesinde meydana geldiğine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Ayrıca, hastanın genel sağlık durumu ve diğer etkenleri de göz önünde bulundurulmaktadır.

Öncelikle ağızdan alınan sistemik ilaçlar, haricen sürülen kremler, spreyler ve losyonlar, botoks enjeksiyonları ya da iyontoforez gibi metodlar ile tedavisi gerçekleştirilmektedir. İstenilen sonuçların elde edilemediği durumlarda son olarak cerrahi tekniklerle, ter bezlerinin cerrahi olarak alınması ya da el ve koltuk altı terlemelerinde endoskopik torakal sempatektomi uygulanabilmektedir.  Kalıcı etki sağlayan bu cerrahi operasyonun geri dönüşümü yoktur. Ayrıca son dönemlerde ameliyatsız koltuk altında altın iğneli radyofrekans uygulaması ile de iyi sonuçlar elde edilebilmektedir.

Lazer epilasyonu gelişimini tamamlamış herkes yaptırabilmektedir. Belli çeşitleri olan lazer makinelerinin en yaygın olanı Alexandrite ve Diode lazerdir.

Alexandrite: Uygulama yapılacak bölgede cildin altındaki kıl köklerine etki ederek tüylerin uzamasını engellemektedir.

Diode: Hemen hemen aynı mantık ile çalışsa da uzun dalga boyu lazer enerjisi kullandığı için koyu cilt rengine sahip olanlar için daha uygun olmaktadır.

Uygulamalar 4 ile 9 seansa bölünerek yapılmaktadır. Daha kalıcı bir sonuç isteyenlerin seansları tamamlanmalıdır. Ancak hiçbir zaman 100% bir sonuç vermemektedir. En iyi sonuç %90 olmaktadır.

Genel olarak bütün cilt tiplerine uygulanabilmektedir. Ancak koyu renk cilde sahip olanlar lazer için daha az şansa sahiplerdir. Çünkü koyu renk sahibi cilt lazer ışığını absorbe ederek etkiyi azaltmaktadır. Açık renk cilde sahip olan kişilerde ise oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır.

Yüzümüzde sarkma sonucu oluşan çizgilerin ve derin kırışıklıkların, yaşlanmaya bağlı oluşan çökmelerin (göz altında, yanaklarda vb.), ciltteki bazı çukur bölgelerin (yara izi, sivilce izleri gibi) doldurulması ve dolgunluk sağlanması; bazı durumlarda da kontür düzeltilmesi (dudakların daha canlı kıvrımlı ve dolgun görünmesi gibi) amacıyla cilt altında kullanılan malzemelere dolgu malzemeleri adı verilmektedir. Bunlar, çok çeşitli kimyasal maddelerden üretilen ve piyasada bulunan ürünlerdir. Fakat yabancı maddelerin vücut içine enjekte edilmesi birçok sakınca doğurabileceğinden, birkaç  güvenilebilir ürün dışında (hyalüronik asit türevleri gibi) tercih edilmemektedir.

Genellikle yüzde kontur sağlamak için kullanılmaktadır. Dudak kıvrımlarının ve çene ucunun belirginleştirilmesi, alın bombeliğinin arttırılması, elmacık kemiklerinin dolgun hale getirilmesi için biyolojik, geçici, yarı kalıcı ve kalıcı dolgu malzemeleri kullanmak mümkün olmaktadır. Dolgu malzemelerinin kullanım alanları her ne kadar çoğunlukla yüz çevresi olsa da, vücutta meme ve kalça büyütme/biçimlendirme amacıyla kullanımları da son yıllarda artmıştır fakat güvenilirlikleri tartışmalıdır. Bununların dışında akne skarlarının iyi hale getirilmesi, çöküntülerin ortadan kaldırılması, selülit gamzelerinin ve vücuttaki bazı izlerin azaltılması için dolgu malzemeleri kullanılmaktadır.

Karın ön duvarındaki zayıf bir alandan, karın içi organlarının bir kese ile beraber dışarı doğru çıkması durumu fıtık olarak bilinmektedir.

Genetik yani kalıtımsal nedenler, Ağır kaldırmak, Geçirilmiş ameliyatlar (ameliyat kesisi Fıtığı, Port hernileri), Obezite, Sigara içmek, Karın içi basıncını artıran faktörler (Prostat büyümeleri, kabızlık, öksürük, kitleler…), Yaşla beraber artan dokudaki zayıflamalar nedenleri arasında sayılabilmektedir.

Şişlik ve ağrı en bilinen belirtilerdendir. Genelde eforla beraber artan ve istirahat durumunda ortadan kalkan bir şişlik görülmektedir. Tuvalet sırasında ıkınırken, öksürük nöbetleri olan hallerde, ayaktayken belirmekte ve bu efor ortadan kalktığında şişlik kaybolmaktadır. Yani büyüyüp küçülme özelliği göstermektedir. Ağrı ise fıtık kesesinin ya da içerisine giren organın zarının gerilmesine bağlı oluşmaktadır. Rahatsız edici bir ağrı oluşmaktadır. Fıtık kesesi küçülmesi ile ağrı da ortadan kalkmaktadır.

Şişlik ve ağrı en bilinen belirtilerdendir. Genelde eforla beraber artan ve istirahat durumunda ortadan kalkan bir şişlik görülmektedir. Tuvalet sırasında ıkınırken, öksürük nöbetleri olan hallerde, ayaktayken belirmekte ve bu efor ortadan kalktığında şişlik kaybolmaktadır. Yani büyüyüp küçülme özelliği göstermektedir. Ağrı ise fıtık kesesinin ya da içerisine giren organın zarının gerilmesine bağlı oluşmaktadır. Rahatsız edici bir ağrı oluşmaktadır. Fıtık kesesi küçülmesi ile ağrı da ortadan kalkmaktadır.

Revizyon burun estetiği, daha önce ameliyat edilmiş olan bir burnun hem şekil hem de fonksiyonunu kazandırmak için geliştirilmiş bir cerrahi işlemdir. Pek çok kişi birincil burun estetiğinin sonrasında burnundan zor nefes alabilmektedir veya yeni burun biçiminin estetik açıdan görünümünden memnun olmayabilmektedir. Birçok hasta bu nedenlerden kaynaklı çok sayıda başarısız estetik operasyon geçirmektedir. Burun estetiği, bütün plastik cerrahi işlemlerinin en zor olanı olmasından, ikincil ameliyatlara büyük ihtiyaç duyulabilmektedir. Ayrıca, bu işlem primer rinoplastiden çok daha komplike bir işlem olma eğilimi göstermekte ve bu da hastaların yeteri kadar nitelikli ve tecrübeli bir cerrah bulmalarını zorunlu kılmaktadır.

Gamze estetiği lokal anestezi altında, ağız içinden yapılmakta ve ameliyat ortalama 30 dakika kadar sürmektedir. Ameliyat öncesinde gamzenin nereye yapılacağı muayene esnasında belirlenmekte ve işaretlenmektedir. Operasyonda mimik kasları yanağın istenilen bölgesine gamze oluşturacak biçimde dikilmektedir.

Operasyon sonrası ameliyat bölgesinde biraz şişlik oluşabilmekte ve bu da genellikle bir hafta içinde düzelmektedir. Bununla beraber ağız içindeki dikişler kendi kendine erimekte ve gülerken gamzeler de kendini belli ederek ortaya çıkmaktadır.

Kepçe kulak; baş ile kulağın yaptığı açının normalinden daha geniş olması halidir. Bu kişilere karşıdan bakıldığında kulak kepçesi daha belirgin olarak görülmektedir ve genelde kulak kepçesinin “Y” biçimindeki doğal kıvrımları normalden daha az belirgin olmaktadır.

Kepçe kulak ya da büyük kulak, aslında fiziksel bir hastalık hali olmayıp estetik bir problemdir. Dikkat çekecek düzeyde kepçe kulaklara sahip insanlarda, bu durum kişinin yaşam kalitesini düşüren psikolojik ve sosyal problemlere neden olabilmektedir. Arkadaşları arasında alay konusu olma genelde okul çağında başlamakta olup; kulaklarını saçlarıyla kapama gereksinimi duymaya, özgüven eksikliğine, kaygıya, beden algısında bozulmaya ve hatta depresyona neden olabilmektedir.

Kepçe kulakların, büyük kulakların ve kulaklardaki biçim sorunlarının giderilmesi için tek tedavi ameliyat olmaktır.

Kulak gelişimi 5-6 yaş civarında tamamlandığı için çocuklarda kepçe kulak tedavisinin İdeal zamanı okul öncesi dönemi olmaktadır. Kepçe kulak ameliyatı okul öncesi dönemde yapıldığında, çocuğun okul hayatında yaşayabileceği psikolojik travmalar ve sosyal sorunlar önlenmektedir. Bunun yanı sıra çocuğun beden algısı bozulmadan yeni görünümüyle sosyal çevresine daha kolay adapte olmasını da sağlamakta ve özgüven problemlerini önlemektedir. Kepçe kulağa sahip kişilerin genellikle ergenlik ve gençlik döneminde hekime başvurduğu verisi ışığında, erken tedavinin psikolojik ve sosyal travmaları önlediğinin bilinmesi önem taşımaktadır.

Kalça estetiği, kalçasının biçiminden memnun olmayan bütün hastalara yapılabilmektedir. Hastalar genellikle popolarının basık olduğundan, düşük olduğundan veya çok geniş olduğundan yakınmaktadırlar.

Kalçalar, basenler ve bele yönelik tüm işlemler kalça estetiği başlığı altında toplanmaktadır. Amaç popoyu biçimlendirmek ve yükseltmek, basenlerdeki fazlalıkları almak, bele çukur görüntüsü sağlamak ve inceltmektir. Bu amaçla ilgili yerlere liposuction yapılıp yağ çıkarılırken, poponun üst tarafı yağ enjeksiyonları ile desteklenmektedir. Yağın yeterli olmadığı durumlarda silikon protezler kullanmak mümkün olmaktadır. Bu sayede poponun arkaya doğru çıkık ve yüksek durması sağlanmaktadır. Çok kilo vermiş ve cildi bollaşmış hastalarda poponun üstünden kuşak tarzında deri çıkartılarak bütün kalça bölgesi yukarı asılabilmektedir. Bu durumda, aynı meme dikleştirme ameliyatında olduğu gibi, hastanın kendi dokuları deri altında biçimlendirilerek popoya dik ve gergin bir biçim verilmektedir.

Yüz hareketlerimizi sağlayan kaslar, üzerlerindeki deriye bağlı bulunmaktadırlar. Yıllar süren mimikler sonucu, kaslar derimizde gözle görülür biçimde çizgiler ve kırışıklıklar oluşturmaktadır.

Kasa hareketi yaptıran sinir uçlarından kaslara geçen asetil kolin isimli kimyasaldır. Botulinum toksin maddesi hareketleri kısıtlanmak istenen kas grubu bölgesine enjekte edilmektedir. Sinir uçlarına yerleşen madde asetil kolinin tutularak kaslara geçmesinin önüne geçer ve kas hareketini belirli bir süre için sınırlamaktadır. Hareketi sınırlanan kaslar gevşemektedir. Bu bölgedeki kırışıklıklar kısa süre içinde kaybolmaktadır, daha rahat ve daha genç görünüm ortaya çıkmaktadır. Botulinum toksin uygulanan bir alın daha düz, kırışıksız gözükmektedir. Kaşlar daha az hareket etmekte ve kaşların çatık hale gelmesi zorlaşmaktadır.

Üçüncü aydan sonra bu etki azalmaktadır ve kasların altıncı aya doğru yavaş yavaş eski hareketlerine döndüğü görülmektedir. Tekrarlayan işlemler sonucu zamanla giderek daha uzun süreli etkiye sahip olarak Botulinum toksin bilhassa yüzün üst kısmındaki yaşlanmayı ciddi biçimde yavaşlatmaktadır.

Yaşlanma ile beraber, yüzümüzde ince ve derin kırışıklıklar, sarkmalar oluşmaktadır. Bunun nedenleri arasında, yer çekimi etkisi, güneş ışınları, ultraviole, her gün yüzlerce kez yaptığımız gülme, kaş çatma, gözlerimizi kısma gibi mimik hareketlerimiz ve sigara gibi olumsuz dış faktörlere maruz kalmak sayılabilmektedir. Zamanla deri içinde var olan ve cildimizin daha diri, genç görünmesine neden olan hyaluronik asit gibi maddelerde de azalma oluşmaktadır. Bunun sonucunda dudak çevremizde, ağız çevremizde, göz kenarlarımızda (kaz ayağı), alnımızda ve her iki burun kanadından ağız köşelerine inen (nazolabial oluk) derin ya da ince kırışıklıklar oluşabilmektedir.

PRP (platelet rich plasma), platelet/trombosit hücreleri bakımından zengin kan olarak bilinmektedir. PRP uygulamasında kişinin kendi kanından elde edilen platelet hücreleri ve büyüme etkenlerinden zengin plazma kullanılmaktadır.

PRP işlemi kırışıklık, leke oluşumları, sivilce ve yara izleri, cilt çatlakları ile saç dökülmelerinde kullanılmaktadır. İşlem sonucunda kırışıklık izlerinde ve sarkmalarda azalma görülmektedir. Peeling ve lazer gibi leke tedavilerini PRP ile beraber uygulamak, tedavi sürecini hızlandırmakta ve kalıcı sonuç alınmasını desteklemektedir.

PRP tedavisi bir kök hücre tedavisi değildir. PRP tedavisi, tüm süreci başlatan trombosit sayısını çoğaltmaktadır. İşlem sonucunda deride meydana gelen fibrin ağları ortamdaki kök hücreleri de kendi yapısına toplayarak dolaylı olarak kök hücreler ile çalışılmaktadır. Bu yüzden cilde platelet hücrelerinden zengin PRP tedavisi yapıldığında ciltte onarılma ve yenilenme süreci tetiklenmiş olmaktadır.

Sellülit, Saç dökülmesi, Skar revizyonu, Yüz gençleştirme, Lokal yağlanma

Gebeler, İnme (felç) geçirmişlerde, İnsülin bağımlı diabetes mellitus (şeker hastalığı) olanlarda, Kanser hastaları, Kan pıhtılaşma sorunu olanlarda, Birden çok ilaç alması gereken kalp hastalığı bulunan kişilere mezoterapi uygulanmamaktadır.

Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanan Bazal Hücreli Kanser(BCC)

Skuamöz hücrelerden kaynaklanan Skuamöz Hücreli Kanser (SCC)

Melanin hücrelerinden kaynaklanan Malign Melanoma (MM)